|
|
|
|
|
Başyazı, Ömer Lütfi Kanburoğlu,
Dedikoduyu Önlemenin Yolu /
Gossip of the Prevention Remedy
Dedikoduyu Önlemenin Yolu
Türkiye son bir yıldır dedikodu üzerine komplo teorileri üreten bir ülke haline geldi. Ortada delil olmadığı halde söylenti ve dedikodularla çalkalanıp duruyoruz. Bazılarının “nasıl delil yok” dediklerini duyar gibiyim. Burada “delil” kavramının ne olduğu üzerinde tartışılması gerekiyor. O dedi, bu dedi, şu gazetede yazıyor, yolda buldum v.s. tarzı söylentiler delil değil, olayı aydınlatmak için güvenlik güçlerine ipucu olabilir. İpuçlarından yola çıkarak, birtakım vehimlerle hareket ederek kişi hak ve hürriyetlerini kısıtlamak, insanları gözaltına almak kanunen mümkün olsa bile hukuken uygun bir davranış biçimi değildir. Eğer elinde ipucu varsa, güvenlik güçlerinin yapması gereken, takibe devam ederek suçüstü yapmaktır ama böyle yapmayıp yolda dolaşan adamı gözaltına alıp sonra da “sen burada suikast işlemek için dolaşıyorsun” derseniz bu yaklaşımınız kanunları kendi lehinize kötü niyetli olarak kullandığınız, ya da akıl hastası olduğunuz şeklinde yorumlanabilir. Varsayalım ki, meşhur Çukurambar hadisesinde askerler hakikaten suikast veya kötü bir niyetle orada bulunuyorlardı. Eğer öyle olduğundan şüphe duyuyorsan ne diye izlemeye almıyorsun? Yolda dolaşan adamı gözaltına alırsan herhangi bir sonuç elde edemeyeceğini bir çocuk bile bildiği halde, sen bilmiyor musun? Eğer gerçek bir ipucun varsa düş adamın peşine, olayı hukuken bütün delilleri ile tespit et ve inkar edemeyeceği şekilde yakala; ama yok, sen ne yapıyorsun? Yolda dolaşan insanları gözaltına alıp “sen burada suikast yapmak için dolaşıyorsun” diyorsun. Yaa, Allah aşkına ya hakikaten salaksınız, ya da herkesi salak sanıyorsunuz. Arkadaş, millet bu tartışmalardan bezdi, ülke ekonomik krizde ve daha da önemlisi bizim içinde bulunduğumuz krizin dünya ekonomik krizi ile çok fazla bir alakası da yok. Dünyada ekonomik kriz yaşanmasa da biz bu krizi yaşayacaktık o işin tuzu biberi oldu. Dünyada her şeyin en pahalısını kullanıyoruz ama ücretler tam tersi. İnsanlar doğal gazı olan evinde soba yakıyor. Belediyelerin halka dağıttığı sadakalar olmasa insanlar artık korkudan sokağa çıkamayacak hale gelecek, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtekârlık almış başını gidiyor. Adalet kavramının içi boşalmış, ülke can çekişiyor, can… Durum böyleyken, ülkeyi yönetmek için talip olanların, yönetmek istedikleri kurumlarla her gün nasıl kavga ettiklerini seyretmekten bezdik. Kardeşim yönetecekseniz yönetin, yönetemeyecekseniz bırakın. Her Allahın günü dedikodu ve vehimlerinizi dinlemekten bezdik. Biz hizmet bekliyoruz. Eğer elinde delil varsa yap suçüstünü kimse kurtulamasın, yoksa vır vır, vır vır dinlemekten bezdik. Konuşmak istiyorsanız niye dünyanın en pahalı benzinini kullandığımızı açıklayın, Konuşmak istiyorsanız niye dünyanın en pahalı elektriğini kullandığımızı açıklayın, Konuşmak istiyorsanız niye dünyanın en pahalı doğal gazını kullandığımızı açıklayın, Konuşmak istiyorsanız niye dünyanın en pahalı mazotunu kullandığımızı açıklayın, Konuşmak istiyorsanız Avrupa’da üç kuruşa satılan otomobillerin Türkiye’de niye servet fiyatına satıldığını açıklayın. Konuşmak istiyorsanız niye dokunulmazlıkları kaldırmadığınızı açıklayın, Konuşmak istiyorsanız hırsızlara, katillere, dolandırıcılara bu ülkede niye ceza verilmediğini açıklayın, Konuşmak istiyorsanız millet karnını nasıl doyuracak onu açıklayın. Kalın sağlıcakla,
omer@kanburoglu.com < 08 Ocak 2010
Gossip of the Prevention Remedy
omer@kanburoglu.com < Jan 08, 2010
|
|