|
|
|
|
|
Başyazı, Ömer Lütfi Kanburoğlu, Darbe Paranoyası / Coup Paranoia
Darbe Paranoyası
Bir yanı dinlemeden karar veren, doğru karar verse bile adaletsizlik etmiş sayılır. Seneca
Türk Silahlı Kuvvetlerinin siyasete müdahalesi, muhtıralar ve hatta darbe teşebbüsleri, ülkenin siyasi ahvali üzerine ara sıra yaptığı açıklamalar, bunların hepsi kanun önünde kendisine verilmiş bir haktır. 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra hazırlanmış 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu, 4 Ocak 1961’de TBMM’de kabul edilmiştir. Bu kanunun 35.Maddesinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin vazifesi Türkiye Cumhuriyetini korumak olarak tarif edilmiştir.
TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ İÇ HİZMET KANUNU Kanun Numarası: 211 Kabul Tarihi: 04/01/1961 Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 10/01/1961 Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 10703
Madde 35 - Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumaktır.
Yasa maddesini okuyan bir kişi ruh hali, eğitimi, siyasi görüşü ve yetiştirilme tarzına bağlı olarak maddeyi istediği şekilde yorumlayabilir. Yani, bu maddeye göre Türk Silahlı Kuvvetleri ülkeyi “tehlike” olarak gördüğü her şeye karşı koruma hakkına sahiptir. Böyle bir yasa maddesi halkı homojen, demokrasiyi içine sindirmiş, hukukun adil bir biçimde işlediği ülkelerde doğal olarak asla sorun olmaz; ama Türkiye gibi her kafadan bir ses çıkan, demokrasiyi “gökten kafalarına düşen ilahi bir şey” zanneden toplumlar için sorun yarattığı açıktır.
Aslında problem Türkiye’de demokrasinin olmaması değil, demokrasi kültürünün olmamasıdır. İnsanlarımızın demokrasiden ne anladığı çok önemlidir. Genellikle Türk vatandaşlarının demokrasi özlemi “istediğini yapabilme” hayali ile özdeştir; oysa demokrasi istediğini yapabilme özgürlüğünden çok uzak bir rejimdir. Demokrasilerde her birey eşit haklara sahip olup, çok sıkı bir şekilde uygulanan ve uygulanma biçimi denetlenen bir kurallar bütünü vardır. Türkiye’deki demokrasi eksikliği yönetenlerin bu sistemi kurmamasından değil, halkın bu sistemi talep etmemesinden kaynaklanmaktadır. Halk böyle bir sistemin günü geldiğinde gökten kafasına düşeceğini zannetmektedir; oysa demokrasi kültürünün egemen olduğu hiçbir ülkede kişisel hak ve özgürlükler yönetenler tarafından bağışlanmamıştır.
Kendi şahsi hak ve özgürlükleri için asla tepki göstermeyip, bir araya gelemeyen insanlarımız, aslında tepki gösterdiğini zannettiği her konuda bazı güç odaklarının siyasi tertiplerinin çıkarına hizmet etmekten öte bir şey yapmamaktadır.
Bugün Türk Silahlı Kuvvetlerinin tutum ve davranışlarını yargılayıp demokrasiye aykırı görenler, ordunun her davranışının yasal bir dayanağı olduğunu unutuyorlar. Eğer Türk Silahlı Kuvvetleri’nin siyasi hayata müdahale ettiğini düşünüyor ve bundan rahatsız oluyorsanız bunun yolu 211 sayılı İç Hizmet Kanunun 35. ve 43. maddesine birkaç kelime ilave etmekten geçmektedir.
İç Hizmet Kanununun 43. maddesi; “Türk Silahlı Kuvvetleri her türlü siyasi tesir ve düşüncelerin dışında ve üstündedir. Bundan ötürü Silahlı Kuvvetler mensuplarının siyasi parti veya derneklere girmeleri bunların siyasi faaliyetleri ile münasebette bulunmaları, her türlü siyasi gösteri, toplantı işlerine karışmaları ve bu maksatla nutuk ve beyanat vermeleri ve yazı yazmaları yasaktır.” hükmünü içerir.
Bu maddeler aşağıdaki gibi birkaç tane kelime ilave edilerek değiştirilebilir:
Madde 35 - Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini hükümetin verdiği direktifler doğrultusunda kollamak ve korumaktır.
Madde 43 - “Türk Silahlı Kuvvetleri her türlü siyasi tesir ve düşüncelerin dışında ve üstündedir. Bundan ötürü Silahlı Kuvvetler mensuplarının siyasi parti veya derneklere girmeleri bunların siyasi faaliyetleri ile münasebette bulunmaları, hükümetin ve siyasi partilerin faaliyetleri hakkında açıklama yapmaları, her türlü siyasi gösteri, toplantı işlerine karışmaları ve bu maksatla nutuk ve beyanat vermeleri ve yazı yazmaları yasaktır.”
İç Hizmet Kanunu hâlihazırdaki şekli ile yürürlükte olduğu müddetçe askerleri çeşitli iddialarla tutuklamak bir çözüm getirmeyeceği gibi ülke menfaatiyle de bağdaşmıyor. Bu iki maddeye toplam 11 kelime ilave ederek var olduğu iddia edilen meseleyi çözmek mümkünken, her gün onlarca muvazzaf askeri tutuklayarak darbe teşebbüsü ile suçlamak, maksadın üzüm yemek değil bağcı dövmek olduğunu düşündürüyor.
Kalın sağlıcakla,
omer@kanburoglu.com < 12 Nisan 2010
Coup Paranoia
are deemed to have made the correct decision even if the injustice.
omer@kanburoglu.com < April 12, 2010
B
|
|