|
|
|
|
|
Başyazı, Ömer Lütfi Kanburoğlu, Düşen Uçakta Zıplamak / Falling to jump on a plane
Düşen uçakta zıplamak
Referanduma üç gün kaldı. Yılbaşı itibarıyla 72 milyon 561 bin 312 olan Türkiye nüfusunun yaklaşık %80’inin Pazar günü yapılacak referandumun içeriği konusunda herhangi bir bilgisi yok. Bu, sadece 12 Eylül’de yapılacak referanduma özgü bir olay değil, halkın kendisi ile ilgili olaylarda bilgilenmesi ve araştırması ile alakalı. Halkın bilinçlenme ve hak arama hürriyetinin özgür ve bağımsız basın ile yargının olmadığı bir ülkede kısıtlı kalması gayet normal. Önüne ne konursa onu yiyen insanlar, kıçlarına batan kazığın acısının hesabını elbette soruyorlar ama kazığın ucu boğazlarına gelince; bunun için de aradan bir on sene geçmesi gerekiyor. Kazık ancak on senede halkın boğazına dayanıyor. Peki, halkın kıçına batmadan önce bunun bir kazık olduğunu anlaması niçin mümkün olmuyor? Türkiye çürümüş bir halde. Halkın özgürce haber almasını sağlamakla görevli basın susturulmuş, patronların elinde… Yargı kapanın elinde kalmış, zaten hak aramak için müracaat etmek için hem paran, hem zamanın olması lazım. Yani işin yoksa paran çoksa git yargıya başvur durumu… Yetkililer rüşvetin önlendiğini ve kaldırıldığını söylese de önemli işlerin hiçbiri rüşvetsiz yürümüyor… Belediyeler yolsuzluk ve hırsızlığın odağı olmuş, imar yolsuzlukları sayesinde dünün donsuzları yeni tosuncuklarımız oldu. Hırsızlığın adı belediyeler sayesinde “hizmet” oldu; biri yanıma “hizmet” etmek için yanaşınca hemen cüzdanımı koruma altına alıyorum…. Hele hizmet etme heveslisi bir devlet kurumuysa kıçınıza yastık bağlamanız önemle tavsiye edilir. Referandum konusunda aydınların sonuç itibarı ile paylaştığı tek bir konu var o da Türkiye’nin hızla bir iç savaş ortamına sürüklendiği. Ben referandumda eğer “Hayır” çıkarsa bunun halkın AK Parti’ye karşı yükselen öfkesinin bastırılması için bir vesile olacağına inanıyorum. Hükümet muhaliflerine karşı yükselen öfke bu şekilde en azından seçimlere kadar bastırılmış olacaktır. Bazı liberal yazarlar da “Evet” çıkarsa Türkiye’de iç savaşın kaçınılmaz olduğunu söylüyorlar. Sonuç her ne çıkarsa çıksın, aydınların Türkiye’nin yakın bir gelecekte iç savaş tehlikesi ile karşı karşıya olduğu yönünde bir inancı var. Belki de böylesi daha hayırlı olacaktır. Kürt teröristlerin kabul edilmesi mümkün olmayan talepleri ve artan terör eylemleri karşısında bu sonuç kaçınılmaz görünüyor. Eskiden teröristlerle mücadele eden devlet görevlilerinin PKK’lıların itiraflarına dayanarak teker teker tutuklanması ve yıllardır hapislerde süründürülmesi halkın bu tabloya daha fazla seyirci kalmasını mümkün kılmıyor. Pazar günü yapılacak Anayasa referandumu aylar önce söylediğimiz gibi AK Parti’ye güven oylamasına dönüşmüştür. Canınız ne şekilde oy kullanmak istiyorsa kullanın sonuç hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. Türkiye, motoru bozulmuş bir uçak gibi son sürat irtifa kaybetmektedir. İnsanlar bir müddet sonra yere çarpacak uçağın içinde ne şekilde oy kullanacaklarına dair tartışmaktadırlar. Sizce bu tartışma uçağın motorunu çalıştırır mı?
omer@kanburoglu.com < 08 Eylül 2010
Falling to jump on a plane
omer@kanburoglu.com < September 08, 2010
|
|