|
|
|
|
|
Ömer Lütfi Kanburoğlu, Devrim Histerisi /Revolution Hysteria Devrim Histerisi
Kendi selameti için hürriyetten vazgeçmek isteyenler ne selameti, ne de hürriyeti hak etmişlerdir. Franklin
Hayatından memnun olamayanların yaşadığı ülkelerde olur devrimler. Bugün İsveç, İsviçre, Fransa, İngiltere gibi ülkelerde devrim yapmanız mümkün değildir. Devrim yapmak için insanları peşinize takmanız; onları ateşlemeniz, kanlarını kaynatmanız, onların da size inanması lazım. Yaşayanların memnuniyetsizliği ülkeden ülkeye değişir; sanayileşen toplumlarda işçiler çalışma hayatının adaletsizliğinden şikâyetçiyken, tarım toplumlarında açlıktan, bir diğerinde devletin baskısından olabilir devrimler. Bir devrim yaşansa da sonu her zaman güzel bitmez. Devrim yaptığı halde kendini yaşatabilmiş devrim lideri çok az olduğu gibi, yaşanan sürecin sonunda halkın “yandım Allah, kurtarın bizi” feryatlarını duyan olsa da, pek yardıma koşan olmamıştır. Halk yaptığının bedelini çoğu zaman yüzyıl gibi bir süreçte öder. Başkası değildir ona bu kötülüğü yapan, bizzat kendisidir… Devrimler aristokratları idam eder önce; Sonra aristokratların idamına karar veren devrim liderlerini… Boşalan koltuklara oturanlar bir bakarlar ki, ortada bir mekanizma var ve bu mekanizmayı kullanmayı bilen kimse yok. Biri çıkar “ben köyde traktör kullanmıştım sanayiden anlarım” der Sanayi Bakanı, öbürü “benim babam sinemada yer göstericiydi” der “Kültür Bakanı”, diğeri “ben askerde sıhhiyeciydim” der Sağlık Bakanı olur. Sevgilisine kızdığı için otomobilini yakan Kasımpaşalı gibi yaptığının yanlış olduğunu halk sonunda anlar ama devletlerin kaskosu olmadığını anladığında iş işten geçmiştir. Bir devletin uluslararası arenada kaybettiklerini hiçbir sigorta şirketi geri getiremez. Devrimin kıvılcımı parladığında histerisi de başlar; memnuniyetsizlerini dışa vuranlar bu kitleleri kullananların oyuncağı olurlar. Askerde bölük komutanından tokat yiyen “iyi oluyor bu askerlere, komutan bana tokat atmıştı” der. Bunu duyan komşusu “bana da ot yoldurmuşlardı” diye devam eder. Bu sesler gittikçe artar ve o sırada bindikleri dal testere ile kesilirken bir müddet sonra kıçlarının üstüne yere düşeceklerinden habersiz “iyi oluyor şerefsiz subaylara” diye hep bir ağızdan bağırırlar. O sırada başkası karışır koroya “polis benden rüşvet almıştı”, diğeri “mahkemem yıllarca sürmüştü”, “hâkim beni dinlememişti” , “hoca beni derse almamıştı” der üniversiteden ilişiği kesilen. Bir dalın üzerinde hep beraber bağırırlar, birileri o dalı kökünden keserken. Hiç biri, devrimin histerisi ile farkında bile değildir az sonra dalın koparak yere düşeceğinden. Devrim histerisi tehlikeli bir at gözlüğüdür, etrafı görmenizi engeller. Düştüğünüzde o sarsıntı ile gözlük fırlayıverir, bir bakarsınız ağaçta hiç tanımadığınız biri elinde testere ile size gülüyor; ne ona ulaşabilirsiniz, ne de bağırıp çağırmanız bir fayda verir. Hissettiğiniz tek şey düşmenin şiddeti ile oluşan kıçınızdaki acıdır.
omer@kanburoglu.com < 21 Ekim 2010
Revolution Hysteria
What freedom are those who want to give up for your own salvation salvation, nor the right to have freedom.
Franklin
omer@kanburoglu.com < October 21, 2010
|
|