Ömer Lütfi Kanburoğlu, Hayal etmeyen başaramaz / Imagine that do not achieve


 

 

Hayal Etmeyen Başaramaz

 

Söz söylemek, işleri başarmaya yetseydi şairler belediye başkanı olurdu.

 

 

Başarının temel şartı hayal etmek ve inanmaktır.

 

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, dün düzenlediği büyükelçiler konferansında Türkiye’nin artık bekleyip, dünyada yeni bir düzen oluştuktan sonra tepki veren bir ülke olamayacağını söyleyerek, "Eğer yeni bir düzen kurulacaksa o düzenin temel taşını atan ülkelerin başında geleceğiz. Buna hakkımız var, buna tecrübemiz var, buna gücümüz de yeter" diye konuştu.

 

Türkiye’nin yaklaşık 180 büyükelçisini bir araya getiren Üçüncü Büyükelçiler Konferansı’nın açılışında konuşan Davutoğlu, yeni vizyoner diplomasi çerçevesinde Türkiye’nin dünyadaki gelişmeleri bekleyip, yeni düzen oluştuktan sonra bunlara tepki veren bir ülke olamayacağını belirterek, şunları kaydetti: "Çünkü bunun bedelini Birinci Dünya Savaşı’nda yaşadık. Eğer bir düzensizlik varsa, bu düzensizliği ilk sorgulayacak ülkelerin başında geleceğiz ve eğer yeni bir düzen kurulacaksa, o düzenin temel taşını atan ülkelerin başında geleceğiz. Buna hakkımız var, buna tecrübemiz var, buna gücümüz de yeter. Bu kadar iddialı bir söylem dile getirdiğimizde hemen tepki veriliyor; ’Gücünüz yeter mi?’ Evet, yeter." Davutoğlu, Türkiye’nin geçmişten gelen köklü devlet geleneği ve diplomasisi ile birçok şeye gücünün yeteceğini, şimdi rahatsızlık doğuran şeyin Türkiye’nin tepki veren bir ülke konumu ile artık yetinmemesi olduğunu belirterek, son 8 yılda bu konum ile yetinmeyeceklerini gösterdiklerini söyledi.

 

Bravo!

 

Kendisini alkışlıyorum. Başarının ilk prensibini yerine getirdi “hayal” ediyor; bu çok güzel bir şey. Hayal etmezseniz kendinize bir hedef belirleyemezsiniz, hayal etmenin hedefinizi belirlemede size çok büyük yardımı olur. Ondan sonrası çok sıkı çalışmak, şartları zorlamak, kurallara göre davranmak, fedakârlıkta bulunmak, yerinde ve zamanında hareket etmek gibi “önemsiz” (!) detaylardır.

 

Türkiye’nin son sekiz yılına baktığımız zaman çok büyük hayaller kurduğunu görüyoruz. Uluslararası ilişkilerde kemikleşmiş hale gelen sorunları, sadece kendi değerlerinden taviz vererek çözme yolunda atmadığı adım kalmayan Türkiye, bunların hiçbirini çözemediği gibi bir de İsrail, Kürdistan gibi yenilerini ekledi.

 

Kıbrıs, Yunanistan, Kuzey Irak, Ermenistan, AB ile yaşadığımız sorunların hiçbiri “tek taraflı olarak her türlü tavizi vermemize rağmen” çözülememiştir ve devam etmektedir.

 

Ayrıca, Türkiye tarihinde hiç olmadığı kadar ABD ve İsrail ile düşman olmuştur. Sayın Davutoğlu’nun aksiyoner politika izlediğini düşünürsek, sivilleri bir gemiye doldurup davul zurna eşliğinde, vuracağını bile bile İsrail’in üzerine göndermiş olması bir “strateji’dir”. Sonuç itibarı ile, Türkiye ile İsrail’i neredeyse savaş edecek hale getiren bu “müthiş” operasyon acaba ülkemizin geleceği açısından İsrail ile düşman olmaktan başka ne gibi bir amaca hizmet etmiştir?

 

Kıbrıs’ta Rumlara vermediğimiz taviz kalmadı. AKP hükümetinin büyük katkıları ile Sayın Rauf Denktaş adada “çözümsüzlüğün adresi” olarak gösterildi ve Mehmet Ali Talat’a büyük destek verilerek kazanması sağlandı. Talat’ın verdiği destek ile adadaki Türk varlığını ortadan kaldıran “Annan Planı” Türk toplumu tarafından kabul edildi. Allah’tan Rumlar “salak” oldukları için “Türkler bunu destekliyorsa altında bir şey var biz desteklemeyelim” dediler ve planı reddederek Türklere büyük bir iyilik yaptılar. Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu 2. Hrisostomos “Annan planını, ne ben ne de Papadopulos okuduk” diye geçen gün açıklama yaptı. Rumlar hakikaten salak; planın ne olduğu okumamışlar bile, Allah Türklere yardım ediyor…

Şimdi adadaki Türkler yaptıkları yanlışı gördüler ve Talat’ı seçimle alaşağı ettiler ama Türkiye’nin tutumu devam ediyor, şu anda AB’de Kıbrıs Rum Kesiminin izni alınırsa Türk limanlarını Rum gemilerine açmayı kabul ettik; şimdi Rum’un insafını bekliyoruz. İşte aksiyoner politikamız böyle, onların insafına kalmış…

 

Yunanistan ile Ege denizinde yaşadığımız kıta sahanlığı, Heybeliada Ruhban okulu ve Batı Trakya’daki Türklerin sorunları konusunda hiçbir değişiklik yok. Geçen gün Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç patrikhaneyi ziyaret etti. O patrikhanenin kapısı, Rumlar tarafından kapatıldı ve “bir Türk Devlet adamı o kapının önünde idam edilmediği müddetçe” açılmayacak ve yıllardır kapalı duruyor. Patrik, 1821 tarihinde devlete ihanet suçu belgeleriyle ortaya çıkarılıp ispat edildikten sonra bu kapı önünde idam edilmişti. Rumlar o tarihten bu yana patrikhanenin giriş kapısını zincirleyerek “bir Türk devlet adamı bu kapı önünde asılana kadar bir daha açmama” sözü vermişlerdi. Doğrusu aksiyoner politikamızın bu kapının açılması konusunda ne gibi faydalar sağladığını merak ediyorum.

 

Kuzey Irak’ta artık bir Kürt devleti kuruldu ve bu devletin verdiği destek sayesinde Türkiye Kürt meselesinde neredeyse iç savaşın eşiğine geldi. O kadar aksiyoner politikalar izliyoruz ki Kürtlerin büyük çoğunluğu istemediği halde onlara zorla Kürtçe eğitim, Kürtçe televizyon, otonomi, özerklik verme aşamasına geldik, vallahi bravo! Bu kadar aksiyon, Hollywood filmlerini bile aratmıyor…

 

Ermenistan ile yaşadığımız politik sorunların düzeltilmesi konusunda ise Türkiye’nin lehine hiçbir aşama kaydetmiş değiliz. Türkiye yıllardır kapalı olan Ermenistan ile sınır kapısını açma noktasına geldi ve karşılığında Ermenilerin taleplerinden herhangi birinden vazgeçme niyetini dahi  göremedi. ABD’de yılardır gündeme gelen “Ermeni yasa tasarısı” bile artık Yahudi lobisinin desteğini kaybetmiş olmamızdan ötürü onaylanır hale gelmiştir.

 

AB ile ilişkilerde ise sadece önümüze konan metinleri imzalama aşamasından öteye geçmiş değiliz. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, 29 Ekim 2004’te İtalya’nın başkenti Roma’da Avrupa Birliği Anayasası’nın imza törenine katıldı. Gül ve Erdoğan ikilisi, AB Anayasası’na Hıristiyanlık dünyası için tarihi öneme sahip Papa X. Innocenizo’nun heykeli önünde imza attı. Başbakan ülkeye döndüğünde, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İ.Melih Gökçek’in gündüz gözü ile düzenlediği ama güneşli havada kimsenin göremediği havai fişek gösterileri ile karşılandı. Heyet “AB’ye girdik” palavraları eşliğinde zafer kazanmış bir komutan edasıyla şehre girdi. Bugün halkın %70’i AB’nin tamamen bir palavra ve Türkiye’yi oyalayıp önüne konan her şeyi imzalaması için bir bahane olduğu inancında. Artık kimse AB’ye girmek falan istemiyor; çünkü bu “girme” isteği depreştikçe halkın bir yerlerine bir şeyler giriyor.

 

Hayal kurmak başarmanın birinci şartıdır, sürekli hayallerle yaşamak ise bir akıl hastalığıdır. Olmayan şeyleri var saymak, onları gerçekmiş gibi düşünmek tedaviyi gerektirir.

 

Sayın Davutoğlu’nun hayallerinin hepsine imza atıyorum, başarması için kendisine duacıyım, inşallah başarılı olur. Onun başarısı hepimizin başarısıdır; ama dış politikadaki hayallerinizi bir ülkenin geleceğine tercih ederseniz bu telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurur. Sizi değil, hepimizi götürür…

 

 

omer@kanburoglu.com < 04 Ocak 2011

 

 

 

Imagine that do not achieve

 

To say, the mayor of the poets would have had enough jobs to accomplish.

 

 

Basic condition for success is to dream and to believe.

 

Foreign Minister Ahmed Davutoglu, yesterday organized by the conference of ambassadors of Turkey no longer wait, a new world order can not be a country that, after a reaction by saying, "If the foundation stone of a new order in order to throw one of the countries that come to be installed. Have a right to it, it has experience in , it is enough in our power, "he said.

 

Ambassador to Turkey, which brings together about 180 third-Speaking at the opening of the Conference of Ambassadors Davutoglu, visionary diplomacy within the framework of the new developments in the world to wait and Turkey, a country can not be responsive to them, after a new order specifying, said: "Because the price of the First World War we lived. If you have a disorder, first examine one of the countries would come to this irregularity, and if a new order is set up, he'll come to one of the countries scored the foundation stone of order. It has the right, have experience in it, it is enough in our power. This is an ambitious up immediately react to things that are told, 'Your strength is enough? "Yes, that's enough." Davutoglu, deep-rooted tradition of state and diplomacy, with Turkey in many things from the past, enough to power, now give rise to discomfort with the position of what is now Turkey, a country that is not enough response, indicating the location of the last 8 years, was showing that not enough, he said.

 

Bravo!

 

I applaud him. The first principle of success is fulfilled "a dream" is, this is a beautiful thing. Imagine yourself if you do not specify a target, a very great help to imagine you are setting your destination. After him very hard work, the terms force, to act according to the rules, make sacrifices, time and place to act as "junk" (!) Details.

 

Turkey's recent eight-year look at the established time we see a very big dreams. Which has become ossified in international relations towards solving problems, not only not implicated by compromising their values, step left to Turkey, like Israel can not solve any of them, added new ones, such as Kurdistan.

 

Cyprus, Greece, Iraq, Armenia, with the EU, none of the problems we "unilaterally despite us to any concession," and continues unresolved.

 

In addition, Turkey has been on the enemy than ever with the United States and Israel. Considering the policy followed by Mr. Davutoglu actionery, drums and flutes filled with civilians on a ship, even Israel will hit even be sent on a "Strategy." As a result, Turkey and Israel will almost make war, this "great" for the future operation of our country I wonder what else such as being hostile to Israel, has served a purpose?

 

Cyprus, the Greeks did not make concessions. Mr. Rauf Denktash on the island with the AKP government's major contributions to "address the deadlock" and Mehmet Ali Talat was cited as giving support to a large gain was achieved. Talat, the Turkish presence on the island with the support eliminates the "Annan Plan" was adopted by the Turkish society. Greeks "idiots" because they are "under the Turks have a lot of supports it, we desteklemeyelim," they said and did a big favor to the Turks rejected the plan. Greek Orthodox Church of Cyprus Archbishop 2 Chrysostomos, "the Annan plan, nor what I have read Papadopoulos," he made a comment the other day. Greeks really stupid, even if the plan Did not read what is, God is helping the Turks ...

Now the Turks on the island, they were wrong, but I saw the overthrow of elected Talat and Turkey's attitude continues, now in the EU of Turkish ports to Greek Cypriot ships Sector is received permission to have agreed to open, now waiting for permission to Greeks. Here is our policy that actionary, at the mercy of their ...

 

We live in Greece and the Aegean Sea continental shelf, the problems of Turks in Western Thrace on the Halki seminary school and do not have any change. The other day, Mr. Bulent Arinc, State Minister and Deputy Prime Minister visited the Orthodox Patriarch. That door of the patriarchate, was closed by the Greek Cypriots and a Turkish man in the State as long as he is not put to death in front of the door "open up and have closed for many years. Patriarch, documents, crime of high treason in 1821 on the front of the door had been executed after being removed from the proving. Since then, the door of the Greek patriarchate input chaining "of a Turkish statesman not to open again until it is exceeded in front of the door," he had given. Indeed, on opening the door actionary policy that provides benefits to wonder what kind.

 

Was now a Kurdish state in northern Iraq and Turkey with its support of this state came to the brink of civil war in the Kurdish issue almost. The majority of the Kurds did not want to watch it even though aksiyoner policies forced them to education in Kurdish, Kurdish television, autonomy, and autonomy, we came to the stage of making bravo Jove. This is the action, Hollywood movies do not even ...

 

In the case of Armenia and Turkey in favor of any step to correct our political problems are not saved. Turkey for years, came to the point of opening the door to the closed border with Armenia and Armenians, against any one of claims could not see even the intention to give up. Raised in the United States from the years, "the Armenian bill," even now to have lost the support of the Jewish lobby has become approved.

 

Relations with the EU in the past are not only beyond the stage of signing the text placed in front of us. Prime Minister Recep Tayyip Erdogan and Foreign Minister Abdullah Gul of the period, 29 October 2004, attended the signing ceremony in Italy's capital Rome, the European Union Constitution. Gul and Erdogan duo of historical importance to the world of Christianity in EU Constitution Pope X. Innocenizo'nun signed in front of the statue. Prime Minister returns to the country organized by the Ankara Greater Municipality Mayor İ.Melih Gökçek'in day, but sunny weather and no one else with eyes met with fireworks. The delegation, "We entered the EU," lies with the commander edasıyla a triumphant entry to the city. Today, 70% of the population of the EU and Turkey is completely a lie trick as an excuse to sign everything put in front of your faith. Now no one wants to join the EU or something, because this "entering" a people's increasing desire to enter something in place.

 

To dream of achieving the first condition, to live permanently in the dreams of a mental disorder. There are things that do not count, the treatment requires them to think like the truth.

 

Mr. Davutoglu do I sign all of your dreams, I pray to him to achieve, God willing, will succeed. His success is the success of all of us, but if you prefer that the future of a country's foreign policy aspirations irreparable consequences. Not you, take all of us ...

 

omer@kanburoglu.com < January 04, 2011

 


 

 

Z ANA SAYFAYA DÖN