|
|
|
|
|
Ömer Lütfi Kanburoğlu,
Yeni Başkan Romney ve Ahlâki değerler /
New President Romney and
moral values
Yeni Başkan Romney ve ahlâki değerler
ABD'de kasım ayı başında yapılacak başkanlık seçimleri yaklaşırken kamuoyu yoklamaları mücadelenin başa baş geçeceğini gösteriyor. Seçmenlerin çoğu Başkan Barack Obama’nın politikalarını doğru bulmuyor.
Amerikalı işverenler büyük oranda Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adayı Mitt Romney’e destek veriyorlar. Anketlere göre Obama’nın uyguladığı ekonomi politikasının doğru olduğunu düşünen işveren oranının yalnızca yüzde 35 olduğu ortaya çıktı; oysa bu yılın başında işverenlerin Obama’ya desteği yüzde 41 idi. Obama’nın, temelini ve kuruluş felsefesini özel girişimcilerin oluşturduğu bir ülkede sermayenin desteğini gittikçe kaybediyor olması, onun için çok kötü bir gösterge.
Bunun yanı sıra, Başkan Obama’dan, işverenler gibi, emek yoğun çalışan kesimler de memnun değil. Bu alanlarda çalışan işçilerin Obama’nın izlemiş olduğu ekonomik politikalarına destekleri yalnızca yüzde 34. Obama’nın yüksek destek aldığı tek kesim profesyonel işçi kesimi; profesyonel işçilerin yüzde 52’si Obama’yı destekliyor.
Eski Massachusetts Valisi, Cumhuriyetçi Başkan adayı Mitt Romney, her konuşmasında ‘Amerika’nın umudunu yeniden canlandıracağı’ sözünü verirken, “Başkan Obama’nın başarılı olmasını isterdim, çünkü Amerika’nın başarılı olmasını istiyorum” demeyi de ihmal etmiyor. Böylece, Amerikan değerlerine bağlılığını bir kez daha vurgularken Obama’nın başarısızlığını ve verdiği sözler karşısında toplumda uyandırdığı hayal kırıklığını da gündemde tutmayı ihmal etmiyor.
Hollywood filmleri ile büyümüş bir toplumun çocukları olarak Amerikalıları fazlası ile serbest ve “ahlak yoksunu” gibi düşünebilirsiniz. Oysa Amerikan toplumu büyük bir çoğunlukla (buradaki büyük çoğunluk kelimesinin ifade ettiği sayı Türkiye toplam nüfusunun 3 katı anlamı taşır) ahlâki değerlerine bağlı ve muhafazakârdır. Hal böyle olunca, Mormon inancı ile yetişmiş, dini bütün bir insan olan Mitt Romney milli ve manevi değerlere büyük önem veren Amerikan toplumu için önemli bir fırsat anlamı taşıyor.
Amerika’yı, Amerika yapan değerler üzerinden politika yapan Romney, eşi Ann ile “uyandıklarında, odalarında uyuyan çocuklar görmeyi umdukları zamanlardan” bahsederken yaptığı duygu dolu konuşmalar ile ABD’nin geçmişindeki gururlu ve ihtişamlı günlerin hayalini kuran seçmenlerin her fırsatta ruhlarına hitap ediyor. Büyük bir ihtimalle Kasım ayında Başkanlık koltuğuna oturacak Mitt Romney, “Artık sayfayı çevirmenin zamanı geldi. Son dört yılın hayal kırıklıklarını arkamızda bırakma zamanı geldi. Bölücülük ve atışmaları bir tarafa koyma vakti. Şimdi Amerika’nın umutlarını canlandırma zamanıdır” sözleri ile seçmenlerin gönlünü kazanmaya devam ediyor. Cumhuriyetçi aday, gelecek dört yıl içinde 12 milyon Amerikalıya istihdam sağlama sözü verdi.
Obama'nın söz verdiği halde Guantanamo üssünü kapatmaması, bozulan ekonomiyi düzeltememesi ve Afganistan’daki savaşı sürdürmesi kendisi için büyük eleştiri kaynağı olmuştu.
Demokratik Parti Ulusal Kurultayı'nda delegelerce onaylanan parti programı, özellikle kürtaj hakları, eşcinsel evlilikler, sağlık reformu, devletin yaşlı ve emeklilere sunduğu sağlık destek programı Medicare ve vergiler gibi sosyal alanlarda Cumhuriyetçi Parti'nin kurultayında kabul ettiği programdan keskin farklılıklar içeriyor.
ABD Başkanı Barack Obama'nın, 'hayata geçirilen işlerin daha bitmediği ve tamamlamak için dört yıla daha ihtiyacı olduğu' yaklaşımını yansıttığı programda 'Bugün, ekonomimiz yeniden büyüme gösteriyor, El Kaide 11 Eylül'den bu yana hiç olmadığı kadar zayıflamış durumda ve üretim sektörümüz 10 yılı aşkın süredir ilk kez büyüme kaydediyor; ancak daha yapmamız gerekenler var ve dolayısıyla başladığımız işe devam etmek için tekrar bir araya geliyoruz' ifadeleri kullanıldı. Başkan Obama El Kaide’yi zayıflattık derken, radikal İslam’ın bizzat ABD’nin icat ettiği “Arap Baharı” safsatası ile bütün dünyayı tehdit eder hale geldiğini, Orta Doğu’da dengelerin ABD ve Batı aleyhine hızla bozulduğunu, örneğin Türkiye’de ABD düşmanlığının tarihte hiç olmadığı kadar tavan yaptığını görmezden geliyor.
ABD’nin 11 Eylül’den sonra yürürlüğe soktuğu İslam dünyası ile ilgili projeleri ve sırf kendi çıkarları uğruna bu ülkelerde demokrasiden nasibini almamış unsurları desteklemesi dünya barışı için gittikçe tehdit oluşturmaya başladı.
ABD’nin krizi çözmek için, önce tırmandırmak istemesi bir kriz yönetim biçimidir ama Müslümanların buna binlerce kez alet olması, acaba nasıl izah edilmelidir? Bir insan bir kez veya iki kez aldatılabilir, hadi bilemedin üç kez aldatılabilir ama elli kere aldatılır mı? Bir insanın elli kere aldatılması için resmen “salak” olması lazım. ABD ve Batı dünyasının sırf kısa vadeli çıkarları uğruna İslam ülkelerindeki hırsız, dolandırıcı, ahlak yoksunu ve müptezelleri desteklemesi, şeref ve haysiyet sahibi hiçbir insanın yapmayacağı şeyleri onlara yaptırabiliyor olması açısından rasyonel bir tercihtir; ama kısa vadeli bir çözümdür. Bu yol ile o ülkelerde uzun vadede ABD düşmanlığını artırır, istikrarı bozar, demokrasiyi ayaklar altına alır ve sonuçta iç savaş çıkmasına neden olursunuz. Bir başkanın bu konuda yapması gerekenleri ABD tarihindeki onur, şeref ve haysiyet sahibi başkanları örnek alarak gerçekleştirebileceğini düşünüyorum.
ABD, tam 67 yıl önce Almanya ve Japonya’yı yerle bir ederek kayıtsız, şartsız teslim almıştı. Eğer onlara da bugün Müslüman ülkelerde uyguladığı yöntemleri uygulasaydı eminim Almanlar ve Japonlar şu anda dünyanın en büyük teröristleri olurdu. O yıllarda dünyanın gelmiş geçmiş en büyük totaliter devletleri Almanya ve Japonya’nın bugünkü başarılarına ulaşmasının mimarı ABD’nin bizatihi kendisidir. Kayıtsız şartsız teslim aldığı bu ülkelerde halkın refahı, şehirlerin imarı, demokrasinin yerleşmesi için büyük emek harcayan Amerikalıların o yıllardaki felsefesi ile bugünkü felsefesi arasında niye dağlar kadar fark var? ABD bugünkü felsefesi ile dünya barışını çok büyük bir tehlikeye soktuğunun niye farkında değil?
Umarım kasım ayında başkanlık koltuğuna oturacak Mitt Romney sahip olduğu ahlâki değerler sayesinde dünya barışı için daha rasyonel çözümler üretecek ve dünyayı gün geçtikçe batağa sürüklenen tehlikeli serüvenlerin peşinden koşma zorunluluğunda bırakmayacaktır.
omerkanburoglu@yahoo.co.uk < 04 Ekim 2012
New President Romney and moral values
omerkanburoglu@yahoo.co.uk < October 04,, 2012
|
|