Ömer Lütfi Kanburoğlu, Anayasa Değişmeli(mi)?


 

Anayasa Değişmeli(mi)?

 

 

Demokrasi yok.

İnsan hakları yok.

İfade özgürlüğü yok.

Basın özgürlüğü yok.

Hak yok, hukuk yok.

Adalet kişiye göre değişiyor.

Mahkemeler kafasına göre takılıyor.

Türkiye bölgesel bir iç savaş yaşıyor;

Ama tek ihtiyacımız Anayasa.

Anayasa değişmeliymiş…

 

Sanırsınız ki Anayasa değişince Türkiye aniden İsviçre olacak.

Sanki ülkenin kanunlarına kıran girdi.

Ya hu hırsızlık yasak mı bu ülkede?

Yasak.

Peki, niye yapıyorsunuz?

Rüşvet yasak mı bu ülkede?

Yasak.

Peki, niye alıyorsunuz?

Kanunlar sana başkasının hakkını ye, hukukunu çiğne mi diyor?

 

Kanunları okuduğunuz zaman anlayamadığınız bir yer var mı?

Yok!

Okuryazar ve ortalama zekâsı olan herkesin anlayacağı metinler bunlar…

Öyleyse aynı kanun ne diye zengin ve nüfuzlu insanları beraat ettirirken, fakir ve sıradan insanlara ceza veriyor?

 

Türkiye’de kanun 24 perdeli bir sazdır, her bir perdedeki sesi 3 tel tınlatır. Bu yapısıyla klavsen ses sistemine benzer.

Hepsi bu…

Başka kanun manun yoktur, kanun dedikleri şey koyun sürüsünün isyan etmesini engellemek ve zapturapt altına almak için kitabına uydurulmuş metinlerdir.

 

Oysa dünyadaki yaygın şekliyle kanunların en büyük özelliği, herkese eşit uygulanır olmasıdır. Ülkemizde herkese eşit uygulanan bir kanun metnine henüz rastlanmamıştır.

 

Ayrıca kanunlarımızın hiç birinin demokrasi, insan hakları, fikir özgürlüğü gibi kavramlarla da alakası yoktur.

Bir takım kuralları kâğıt üzerine yazdığınız zaman görünüşte kanuna benzese dahi, sonuç itibarı ile çıkan ses zurna gibi olunca “zurnanın zırt” dediği yere geliyoruz.

Kâğıdın üzerine ne yazarsan yaz, demokrasi bir yaşam biçimidir. Eğer yaşam biçiminde saygı ve sevgi yoksa olmaz, bu iş olmaz.

Eğer saygı istiyorsan sen de başkalarına saygı duymalısın, her gün küfrettiğin insanlardan saygı beklemek, üstelik bunu cebir ve şiddetle gerçekleştirmeye çalışmak pek mantıklı bir uygulama olmamakla birlikte, devamında ısrar etmek belli bir amaca hizmet etmeye maruftur.

 

Kanunları ne kadar ciddiye aldığımız AB müzakerelerinde geldiğimiz noktadan da görülüyor. Artık dağılma sürecine giren AB’ye gireceğiz diye her biri detaylı şekilde incelenmesi gereken fasıllar incelemeden, araştırmadan hazırlayanın insafına güvenerek paket halinde kabul ediliyor.

Bunu kabul edenler emin olun içinde ne yazdığını dahi bilmiyor, birinin bile okuduğunu zannetmiyorum. Sırf bu bile her işte ne kadar gayrı ciddi ve şahsi çıkarlarımıza göre hareket ettiğimizin en büyük göstergesi.

Bir ülkenin geleceğini ipotek altına alan adımlar atılırken kişisel ranttan başka bir şey düşünülmemesi, halkın ise bunu sürü psikolojisi ile seyretmekten başka bir şey yapmaması ne kadar tehlikeli…

 

Sadece rant ekonomisi ile geldiğimiz nokta ortada: “KANDIRILDIK”

Bakıyorsunuz herkes birbirini kandırmış…

Oysa herkes her şeyi en ince ayrıntısına kadar bilerek ve isteyerek yaptı, yapıyor.

Ortada kandırılan tek bir kesim var ise o da VATANDAŞ…

 

   

omerkanburoglu@yahoo.co.uk  3 Mart 2016

 

 

 

 


 

ANA SAYFAYA DÖN