|
|
|
|
|
Ömer Lütfi Kanburoğlu, "Amerikalılar" seçimini yaptı, Donalt Trump, ABD Seçimleri, Demokrat Parti, Seçim, Clinton
“AMERİKALILAR” SEÇİMİNİ YAPTI
Evet “Amerikalılar” seçimini yaptı, Amerikan değerleri ile alakası olmayanlar, azınlıklar, göçmenler, göçmeyi düşünenler, her gün Amerika’ya küfredip Amerika’da yaşayanlar, Amerika’yı “büyük şeytan” olarak gördüğü halde çalışmak, yaşamak ve okumak için başka ülke bulamayanlar kaybetti…
Bakmayın siz herbokologların televizyonlarda boy gösterip “bu iş bitti Clinton açık ara önde” diyerek ahkâm kesmelerine. Aslında Trump’ın değil Clinton’ın kazanması sürpriz olurdu.
ABD o kadar kötü yönetiliyordu ki değil Trump, Adolf Hitler aday olsa, o bile kazanırdı.
Ne diyordu Trump? Müslümanları ABD’ye sokmayacağım, Meksika ile aramıza duvar çekeceğim, veraset vergisini kaldıracağım, işsizliği yok edeceğim, Suriyelileri ülkeme sokmayacağım, Rusya ile iyi ilişkiler kuracağım vs., vs. Bunların hepsinin “Amerikalılar” için çok güzel vaatler olduğunu, sadece “Amerikalı” olmayanlar için kötü olduğunu anlamamak için zekâ özürlü olmak lazım.
Yani Trump “Amerikalılara” güzel vaatler sundu ve seçimi kazandı.
Ülkeye Müslümanların, göçmenlerin veya Suriyelilerin elini kolunu sallayıp girmesi hangi “Amerikalı”yı olumlu yönde ilgilendirir? Hiçbiri…
Bu vaatler sadece sonradan ABD vatandaşı olmuş ve önceki ülkesi ile ilişkilerini hiç kesmemiş, hâlâ “Amerikalı” olamamış göçmenleri ilgilendirir, onlar için “kötü”dür. Peki, bunların sayısı kaçtır? Emin olun seçim kazanmaya yetecek kadar değil ve Trump gibi bir işadamı için bunu öğrenebilmek hiç de zor değil…
Evet, ABD artık çok kozmopolit, sokakta yürürken Amerikalıya rastlamak mucize gibi ama bu belli başlı popüler eyaletler için geçerli; oysa ABD çok büyük, haddinden fazla büyük bir ülke ve ülkenin orta kesimleri aşırı muhafazakâr ve milliyetçi, onlar da ülkenin hal ve gidişinden hiç, ama hiç memnun değiller.
Amerikalılar artık işinden ayrılıp, dükkânını kapatıp aç kalmamak için orduya yazılmak istemiyor, Orta Doğu’da kendisini hiç ama hiç ilgilendirmeyen bir savaş uğruna “bok yoluna” ölüp gitmek veya verdikleri vergilerin Suriye'de, Libya'da, Irak'ta harcanmasını istemiyor, onun için de “radikal değişiklikler” talep ediyor.
“Clinton kazanacak” söylemi nerden çıktı? Herbokologların sürekli “Clinton kazanacak” diye ahkâm kesmelerinin en büyük sebebi “temennilerini dile getiriyor” olmalarıydı. Temennileri bir veriye dayalı değildi, sadece Clinton’ın kazanmasını istedikleri için öyle yorum yapıyorlardı. Ama kazanamadı…
Trump bu propagandaya niye izin verdi? Dünyanın en zengin insanlarından biri olan Trump dört milyar dolar serveti varken böyle bir algının oluşmasına engellemek için niye çaba göstermedi? Oysa kişisel servetinin milyonda birini harcasa bu algıyı çok rahat değiştirebilirdi.
Aslında “Clinton kazanacak” rüzgarının arkasında yatan en büyük pay, Demokrat Parti’nin çok gelişmiş ve insanı canından bezdirecek kadar yaygın sosyal medya ağıdır. Demokrat Parti en ufak bir konuda dahi seçmene özellikle mail vs. ile ulaşarak destek istiyor, yoklama ve anket yapıyor.
Ama hangi seçmene? Mesela, nereden topladıkları pek de belli olmayan milyonlarca maile anket göndererek seçim analizi yapıyorlar. Oysa anlamadıkları bir şey var, mail attıkları insanların bazıları ABD vatandaşı bile değil, yani ABD’de oy kullanmıyor ama isterse bu anketi doldurup seçimin gidişatına etki edebiliyor. Hal böyle olunca Demokratlar kendisini hiç ilgilendirmeyen bir konuda bir İngiliz, bir İtalyan, Pakistanlı veya bir Cezayir vatandaşına fikir sorabiliyor. Ne komik değil mi?
Böylesi bir veri tabanı sonucu oluşturulmuş yanlış algıya Trump niye müdahale etsin? Ayrıca bundan daha da önemli olan şey, Trump’ın kazanacağını biliyor olmasına rağmen bunu asla realize etmemesiydi. Çünkü Trump karşıtları “nasıl olsa Clinton kazanacak” rehaveti ile seçimi boş vermişlerdi. Onlara göre nasıl olsa “Trump gibi bir insana kimse oy vermezdi” ve “seçimin sonucu çantada keklikti”… Eğer Trump bu algıyı değiştirecek şekilde çaba gösterseydi Demokratlar ve Trump’tan nefret edenler seçime daha fazla yüklenecek ve belki de Trump seçimi kaybedecekti.
ABD’de seçimi kim kazanırsa kazansın felsefesi Dünya genelinde “ABD’de Başkan kim olursa olsun ABD politikaları değişmez, Başkan bu politikaları değiştiremez” gibi bir safsata var. Bu safsatanın temel nedeni ABD Başkanlık seçiminin güçler ayrılığı prensibine dayalı olmasından kaynaklanıyor; yani Başkanlığı alıyor ama mesela senato veya temsilciler meclisinde çoğunluğu sağlayamıyorsunuz, o zaman da hiçbir şey yapamıyorsunuz, eliniz kolunuz bağlanıyor. Oysa şimdi öyle değil, Trump istediğini yapabilir… Ve hepsinden daha da önemli olanı, Amerikalılar radikal değişiklikler istedikleri için Trump’a oy verdi, eski politikaların sürmesinden yana değiller, kesinlikle DEĞİŞİM istiyorlar.
Clinton’ın bu seçimlerin doğal galibi olduğunu düşünerek ilk yanlışı yapanlar, Donalt Trump’ın da vaatlerinden hiçbirini yapamayacağını, geleneksel bir başkan olup tarihe gömüleceğini düşünerek ikinci yanlışı yapıyorlar.
Sizce dört milyar dolar kişisel serveti olan Donalt Trump vitrin süsü olacak bir insan mı?
Hiç zannetmiyorum…
omerkanburoglu@yahoo.co.uk 09 Kasım 2016
|
|