Ömer Lütfi Kanburoğlu,

SGK, Sadakayla Geçinme Kurumu haline gelen bu kurum yeniden yapılandırılmalıdır.

 

 

 

SADAKAYLA GEÇİNME KURUMU, SGK

 

 

 

Türkiye’de yaşanan korkunç ekonomik çöküşten nasibini alan her kurum gibi, Sosyal Güvenlik Kurumu da hükümetin popülist kararları sonucu iflasın eşiğine gelip Sadakayla Geçinme Kurumu haline dönüştü. Emeklilerin %90’ına maaş adı altında sadaka dağıtan bu kurum kesinlikle yeniden yapılandırmaya ihtiyaç duymaktadır.

 

Kurum tamamen kapatılarak tek bir sigorta çatısı altında toplanmalıdır. Tabi bunu yaparken 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 4857 sayılı İş Kanunu, 1457 sayılı İş Kanunu, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu gibi, konu ile doğrudan veya dolaylı olarak ilgili bütün kanun ve yönetmeliklerin de paket halinde değiştirilmesi gerekmektedir.

 

Kurum “sigorta” mantığı ile çalıştırılmalı, hiç kimse parasını ödemediği bir sigorta poliçesinin sahibi olmamalıdır, örneğin milletvekilleri…

 

Milyonlarca çalışan SGK’ya prim ödüyor, hem de azımsanmayacak bir prim ama sıra emekli olup, maaş almaya gelince toplam emeklilerin %10’u çok yüksek maaş alırken, %90’ı sadaka ile geçinmek zorunda kalıyor. Üstelik yüksek emekli maaşı alanların hemen hemen hiç biri o emekli maaşını almalarını gerektirecek prim ödemediği halde…

 

Dünyanın neresinde satın almadığın, parasını ödemediğin bir poliçeyi size bedava verirler?

 

Herhangi bir gruba veya siyasi otoriteye yakın olduğu için atandığı makam üzerinden ölene kadar çok yüksek maaş alan ve öldükten sonra da yakın akrabalarının almaya devam ettiği bu düzen ne kadar devam edebilir?

 

Milyonlarca çalışan, bu insanlar ve akrabaları yıllarca çok yüksek maaş alsın diye mi prim ödüyor?

 

Sosyal Güvenlik Kurumu işçi, memur, işveren fark etmeksizin tüm ülkedeki çalışanlar için tek bir kurum olmalı, her çalışana maaşı brüt olarak verilmeli. Yüksek, orta ve alçak düzeyde olmak üzere üç çeşit emeklilik kategorisi ve primi olmalı. İsteyen istediği kategoriden primini kendi cebinden yatırmalı.  Hangi primi yatıracağına kendi karar vermeli, asgari ücretle çalışan bile istiyor ve tercih ediyorsa yüksek prim yatırabilmeli; hatta istemiyorsa yatırmasın, kendi bilir.

Emekli maaşı alan öldükten sonra maaşı mirasçılarına kalmamalı, sonlandırılmalı. Yaşlandığımda rahat edeyim diye düşünen isteğe bağlı sigorta yaptırıp, primini yatırır olur biter.

 

Çalışanlar emekli olduğunda yatırdığı prim ortalaması üzerinden maaş almalılar, mevki ve makam üzerinden değil. Prim ödemeyen insanın sigortası olur mu? Arabanıza sigorta yaptırmazsanız kaza yaptığınız zaman sigorta şirketine gidip “verin benim paramı” diyebiliyor musunuz? Adamı deli diye tımarhaneye tıkarlar. Peki, sırf siyasi bir organizasyonun parçası olduğu için Sosyal Güvenlik Kurumundan çok yüksek maaş alan binlerce insan, milyonlarca çalışanın ödediği primleri afiyetle cebine indirip, yerken niye kimsenin sesi çıkmıyor? Çünkü o paranın aslında kendi cebinden çalındığının farkında değil.

 

Yönetenler kimse bir şey anlamasın diye sistemi özellikle içinden çıkılamaz ölçüde karmaşık hale getiriyorlar; böylece kimin ne maaş aldığı, niye aldığı, hiçbir şey belli değil…

 

Çalışanlara brüt maaşını verir ve vergisini, primini kendisinin yatırmasını sağlarsanız o zaman “Devletin malı deniz, yemeyen keriz” gibi utanç verici atasözleri de tarih olur gider. İnsanlar kendi cebinden çıkarıp ödemediği müddetçe, devlet kasasından çalınan paraların aslında kendi cebinden çalındığının farkına varamıyor. Bunun farkına varsa, bir ömür boyu çalışıp yatırdığı emeklilik primlerinin “yandı bitti kül oldu, inek içti, inek dağa kaçtı, ülke battı” gibi gerekçelerle buhar olup uçtuğunu anladığı zaman hesabını sormaz mı?

 

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden beri tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşamaktadır. Bunun tek sebebi hükümetin iş bilmez, oportünist politikaları ve yıllardır uyguladığı yalan, dolan ve talan siyasetidir.

 

Bunun bedelini hep birlikte ödeyeceksek emin olun bu halkın %90’ının kaybedecek hiçbir şeyi yok, “kaçar gideriz” diye düşünüyorsanız gördüğünüz gibi dünya çok küçük ve hiçbir yerinde, hiçbir santimetre kare, hiç kimse için güvenli değil…

 

 

 

omerkanburoglu@yahoo.co.uk   31 Temmuz 2024