|
|
|
|
|
|
|
|
Ömer Lütfi Kanburoğlu, Çalışan memurlara yapılan seyyanen zam, kanunen emekli memurlara da yapılmalıdır.
MEMURLARA YAPILAN SEYYANEN ZAM
Bir çalışanı düşük ücretten sigortalı gösterip kalan maaşını elden vermek, Türkiye'deki iş ve sosyal güvenlik yasalarına aykırıdır.
Maaşı düşük göstermenin cezası oldukça ağırdır. Çalışanın gerçek ücretinin bildirilmemesi, daha az prim ödemek ve maliyetleri düşürmek adına işverenler tarafından tercih edilebilir. Bu durumun tespiti halinde işverene yüklü tutarlarda idari para cezası uygulanır. Eksik bildirilen prime esas kazançlar çalışanlar için de alınacak emekli maaşını olumsuz etkilemektedir.
Bu durum tespit edildiğinde işverenler için ciddi cezalar uygulanır.
Mesela, eksik bildirilen kazançlar için işverene idari para cezası tatbik edilir. 2025 yılı itibarıyla bu ceza, brüt asgari ücretin belirli bir katı kadar olabilir.
Ayrıca vergi kaçakçılığı olarak değerlendirilir ve işveren hakkında hukuki işlem başlatılabilir.
Çalışan, bu durumu tespit ederse iş akdini haklı nedenle feshederek kıdem ve ihbar tazminatı gibi haklarını talep edebilir.
Eksik yatırılan SGK primleri, gecikme faiziyle birlikte tahsil edilir.
Daha detaylı ve teknik yazmamız gerekir ise;
Muhtasar ve prim hizmet beyannamesi eksik kazanç halinde brüt asgari ücretin 1/10'undan az olmamak ve brüt asgari ücretten fazla olmamak kaydı ile tespit edilen prime esas kazanç eksiği tutarında idari para cezası uygulanır. Brüt asgari ücret tutarı 2025 yılı için 26.005,00 TL'dir.
Prim gün sayısı tam ise sadece eksik kazançtan dolayı idari para cezası uygulanır. Ancak prim gün sayısında artış olacaksa bu durumda bildirgede kayıtlı sigortalı başına brüt asgari ücretin 2 katı tutarında (2025 yılı için 52.010,00 TL) idari para cezası uygulanır.
5510 Sayılı Kanunun 102'inci maddesinin 1/e-4 maddesi gereği tutulan defterin geçersiz sayılması nedeni ile eksik kazanç bildirilen dönem başına brüt asgari ücretin yarısı (2025 yılı için 13.000,00 TL) tutarında idari para cezası uygulanır.
5510 Sayılı Kanunun 102'inci maddesinin 1/e-5 maddesi gereği tutulan ücret tediye bordrolarının geçersiz sayılması nedeni ile eksik kazanç bildirilen her bir dönem için brüt asgari ücretin yarısı tutarın, yani 2025 yılı için 13.000,00 TL tutarında idari para cezası uygulanır.
Eğer defter ve ücret bordrolarının geçersizliği nedeni ile ceza uygulanırsa bu durumda deftere tabi olmayan işletme için brüt asgari ücretin 3 katı, işletme defterine tabi olanlar için 6 katı, bilanço esasına tabi olanlar için ise 12 katı tutarında idari para cezası uygulanır.
Ayrıca prime esas kazanç üzerinden prim, damga vergisi ve işsizlik primleri tahakkuk edilir. Her bir ayın primleri gecikme zammı ve faizi ile talep edilir.
Tutulacak müfettiş raporu gereği, işveren veya çalışan hakkında Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunulabilir.
Ceza oranları ve uygulanacak tutarlar müfettiş raporunda tespit edilen prime esas kazanç tutarları, sigortalı sayısına ve ilgili döneme göre farklılık gösterebilir.
Maaşı SGK’ya düşük gösterilip sonradan eksik bildirildiği tespit edilenler ve işten ayrılmış olup tazminatı ödenenlerin eksik kazanç tespiti durumunda; Aradaki brüt fark kadar tazminat farklarının da ödenmesi gerekmektedir. Kişi SGK tarafından hizmetleri işlendikten sonra işverene ihtarname göndererek tazminat farkını talep eder. Eğer işveren ödemezse, çalışan mahkeme yoluna başvurabilir ve alacağını faizi ile tahsil eder.
Peki, devlet özel sektörde çalışanların durumunu vergi ve prim kaçağına yol açmaması için kanun yolu ile bu kadar sıkı denetlerken, kendi yanında çalışan memurlarını bu kanunlardan vareste tutması mümkün mü?
Bu konu, etik ve hukuki açıdan oldukça tartışmalı bir durum.
Devletin memurlara seyyanen zam yaparak bu ödemeyi emeklilik hesabına dahil etmemesi, teknik olarak 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 40.maddesi ile getirilen ilave ödemenin “zam” değil “ek ödeme” olduğu kurnazlığına dayanıyor; çünkü bu bir “zam” olsaydı kanunen çalışanların emekliliğine sayılması ve emekli memurlara da aynı şekilde yansıtılmasını gerektirecekti.
Ancak, bu durumun işverenlerin sigorta primlerini eksik yatırmasıyla benzer bir mantık taşıdığı açıkça ortadadır. Her iki durumda da çalışanların uzun vadeli hakları, özellikle emeklilik maaşları, olumsuz etkileniyor.
Kanunen çalışanlara açıktan para vererek çalıştırılması yasakken, hükümet bunu bir Kanun Hükmünde Kararnameye istinaden yapıyor; yani açık açık “ben kanun tanımam, kanunları KHK ile by pas ederim” diyor.
Bu uygulamanın memur emeklilerini perişan ettiği ve çalışanların gelecekteki sosyal güvenlik haklarını ayaklar altına aldığı çok açık.
Özel sektördeki işverenlerin benzer bir uygulama yapması, açıkça yasa dışı kabul edilir ve cezai yaptırımlara tabi tutulurken, hükümetin açık açık kanunları çiğnemesi kabul edilebilir bir tutum değildir. Hukuk devleti ilkelerine de aykırıdır.
omerkanburoglu@yahoo.co.uk 17 Mart 2025
|
|
| |