Ömer Lütfi Kanburoğlu, George Walker Bush’un Başkanlığı sırasında gösterdiği yetenek ve üstün performans(!) sayesinde Demokrat aday Brack OBAMA’nın Başkanlık yarışında ipi göğüslemesi kesin gibi  gözüküyor.

 

“CHANGE”

 

 

Amerika Birleşik Devletlerinin önümüzdeki yıl Başkanı Brack OBAMA’nın seçim sloganı “CHANGE”; yani değişim. Obama için önümüzdeki yılın Başkanı ifadesini bilerek kullandım…

 

Abraham Lincoln’ün iç savaşın üçüncü yılındayken, 1 Ocak 1863 tarihinde Amerika’nın birçok eyaletinde köleliği yasakladığı “Lincoln Emancipation Proclamation” (Özgürlük Bildirgesi) ABD tarihinde yarattığı sonuçlar itibarı ile birinci en büyük “değişim” olarak kabul edilirse, ikincisi de Obama’nın Başkan olmasıdır.

 

Obama’nın en büyük rakibi Hillary Clinton’un kocası eski Başkan Clinton eşine destek vermek için yaptığı konuşmada, South Carolina'da Jesse Jackson'ın da 1988 yılında yüzde 50'den fazla oy aldığını, Obama'nın eyaletteki zaferinin de Jackson gibi, siyahî olmasından kaynaklandığını söylemişti. Eski Başkan Clinton "Jesse Jackson burada 1984 ve 1988 yılında kazandı. İyi sonuç elde etti. Obama'da iyi sonuç elde etti." diye konuşarak "Obama'nın da tıpkı Jackson gibi siyahî olmasından dolayı, birkaç güney eyaletinde seçimi kazanacağını; ama ülke çapında bir başkan adayına dönüşmesinin imkânsız" olduğunu  vurgulamıştı. Oysa ki, Amerika'da Demokrat Parti'de kimi destekleyeceği en çok merak edilen isim Massachusetts Senatörü Edward Kennedy’nin bile sürpriz bir şekilde tarafsızlığını bozarak, Barack Obama'yı destekleme kararı aldığı ve Clintonları bu açıklamasından vazgeçirmek için, Senatör Kennedy ile son günlerde defalarca telefon görüşmesi yaparak "en azından tarafsız kalması" için çaba harcadıkları düşünüldüğünde Obama’nın siyah oylara oynadığını, ülke çapında bir başkan adayı olamayacağını söylemek pek mümkün gözükmüyor.

 

Amerikan politikasının efsanevi ailesi Kennedy'lerde, sessizliği ilk bozan ise 1963 yılında suikasta kurban giden başkan John F. Kennedy'nin kızı Caroline Kennedy olmuştu. Başkan Kennedy'nin kardeşi olan Edward Kennedy'nin kararını kamuoyu ile paylaşmasından bir gün önce Caroline Kennedy, New York Times gazetesinin pazar ekindeki yazısıyla, Barack Obama'yı desteklediğini açıklamıştı.

 

Alabama'nın Birmingham şehrinde binlerce kişiye hitap eden Obama, "Eğer beyazlardan oy alırsan, siyahlardan; siyahlardan oy alırsan, beyazlardan alamazsın" döneminin geride kaldığını savunduğunda Clintonlar hâlâ siyah-beyaz oylara güvenmekteydiler. Obama, Clintonların bu düşünceleri ile hâlâ geçmişte yaşadığını  iddia ederken “Süper Salı” sonrası alınan sonuçlar çok açık bir şekilde kendisini doğrular nitelikte oldu

 

Kampanyalarına topladıkları bağışların bile bir ölçü olduğu düşünülürse Obama’nın, Hillary Clinton’u açık farkla geride bıraktığı görülüyor. Obama karşısında sürekli yenilgiler alan Clinton, sırf bu yüzden seçim kampanyasının direktörünü değiştirdi. Clinton, Patti Solis Doyle'u bu görevden alarak yerine Maggie Williams'ı getirdiğini açıkladı. Hatta Clinton’ların kampanya sürecinde ceplerinden 5 milyon dolar harcadıkları iddia ediliyor.

 

Demokrat Parti'de başkan adaylığını garantilemek için 2025 delegeye ulaşmak gerekiyor. Şu an itibarı ile Obama’nın 1319, Clinton’ın ise 1250 delege kazandığı düşünülürse henüz yarışın bittiğini söylemek için erken olduğu söylenebilir. Peş peşe aldığı yenilgilerin ardından, delege sayısında Obama'nın oldukça gerisine düşen Hillary Clinton'ın bütün umudunu 4 Martta yapılacak ve delege sayıları bakımından büyük önem taşıyan Texas ve Ohio eyaletlerindeki ön seçimlere bağladığı ama büyük bir ihtimalle buralarda da seçimleri kaybedeceği düşünülüyor

 

Delege seçimlerinin sonuçlanmasından sonra muhtemelen Demokrat aday Brack Obama ve Cumhuriyetçi aday John McCain  arasında sürecek olan yarışın, George Walker Bush’un Başkanlığı sırasında gösterdiği yetenek ve üstün performans(!) sayesinde Demokrat aday Brack OBAMA’nın ipi göğüslemesi ile sonuçlanacağı kesin gibi  gözüküyor.

 

Amerika’nın her şart ve koşulda kendilerini koruyacağı gibi hayaller kuran Kuzey Iraktaki aşiret reislerinin hesaplarını buna göre yapmalarının kendileri için daha rasyonel olacağı , yaklaşan “değişimi” hesap etmelerinin kaçınılmaz olduğu bir gerçektir. İnsanlar otomobil kullanırken gözlerini kapatıp araç sürmeye devam ederlerse bir duvara toslayınca “bu duvarı buraya kim koydu” diye bağırmaya hakları yoktur. Eğer otomobil sürecekseniz gözleriniz açık olacak. Önündeki duvarı göremeyen şoförün ehliyet sahibi olduğu şüphe götürür

 

Herkesin, şimdiden ayağını yorganına göre uzatmasında fayda vardır.

Kalın sağlıcakla,

 

omerkanburoglu@yahoo.co.uk  22  Şubat  2008