Ömer Lütfi Kanburoğlu, İnsanlar gazeteyi ne diye alırlar? Her şey fıstık gibi, ekonomi tıkırında, her şey güllük gülistanlık diye yayın yapan bir medya grubu olabilir mi? Bu sadece saçmalıktır.

 

 

 

Basınla kavga etme geleneği

 

 

Ülkemizde basınla kavga etmenin kökeni çok eskilere, Demokrat Parti dönemine kadar dayanır. Bu moda Özal döneminde pekişmiş, Çiller ile doruğa çıkmış ve günümüzde de devam etmektedir.

 

Türkiye dikensiz gül bahçesi mi?

Elbette değil.

 

Aksayan hiçbir şey yok mu?

Her şey, her saniye aksıyor.

 

Deveye sormuşlar “neren eğri” diye, o da “nerem doğru ki” demiş ya, Türkiye aynen öyle.

 

Türkiye’de her gün eleştirilecek, medyaya malzeme olacak  binlerce haber bulabilirsiniz; ama bunları “medya yazıyor, haber yapıyor mu?” derseniz, sadece işine geleni, işine geldiği zaman yapıyor derim.

 

Politikacılar daima kendilerini göklere çıkaran bir medya düşü kurarlar. İsterler ki sabah-akşam medya kendilerini övsün; ama böyle bir şey sadece düştür. Gazetecilik mesleğine aykırıdır. İnsanlar gazeteyi ne diye alırlar? Her şey fıstık gibi, ekonomi tıkırında, her şey güllük gülistanlık diye yayın yapan bir medya grubu olabilir mi? Bu sadece saçmalıktır.

 

Politikacılar açısından baktığımızda ise günümüzde hakikaten bir medya problemi vardır. Bu problem, medya patronlarının tüccar veya tüccarların medya patronu olması ile başlamıştır. Patron tüccar olunca gazeteci de ister-istemez “doğru” yerine "patronun doğrularını" yazıyor veya işine gelmeyeni görmezden geliyor.

 

Bu ahlâki mi?

Elbette değil.

Bu bir rezillik.

 

Fakat bu konuda sürekli birbirlerini suçlayan politikacıların ellerine geçen ilk fırsatta yaptıkları iş nedir biliyor musunuz?  

Kendilerini destekleyecek ve bir dediğini iki etmeyecek medya kuruluşlarına sahip olmak, diğerlerini de baskı altına almak.

 

Medyayı kanun yolu ile sadece gazetecilerin uğraş alanı haline getirip, sendikaları da “sarı sendika” olmaktan  çıkararak çalışanları patronun insafına terk etmediğiniz zaman bu iş çözülür.

Ama bunu hiçbir iktidar yapmıyor.

 

Bağımsız, yalan olmadıktan sonra patronunun bile haberin içeriğine karışamadığı bir medya olursa ne olur düşünebiliyor musunuz?

 

Türkiye’de en fazla üç ay içinde halk birçok rezaletin içyüzünü öğreneceği için ayaklanır; hırsız, sahtekâr ve adam diye gezen binlerce düzenbaz derhal idam edilir.

 

Peki bu yasal düzenlemeler niye yıllardır yapılmıyor?

Hiçbir insan kendi ipini çekmez de ondan.

 

Sevgiyle kalın,

 

omerkanburoglu@yahoo.co.uk  24  Şubat  2009