|
|
|
|
|
Ömer Lütfi Kanburoğlu, Türkiye'de müteşebbisin bankadan kredi alarak yatırım yapması, bunu kâra dönüştürerek vergisini, stopajını, çalışanın primini, kirasını, elektriğini ödemesi ve hâlâ ayakta kalması mümkün değil.
TÜRKİYE’DE BANKACILIK
Türkiye’de bankacılık yapmak mümkün müdür, yoksa bankacılık görünümünde tefecilik yapmak zorunda mısınız?
Mesela, bir banka düşünün; bankacılık ücretlerini sıfırlasa, hesap işletim ücreti, kredi kartı aidatı, havale, EFT vs. komisyonları almasa ne olur?
Muhtemelen böyle bir sistem müşterilerin hoşuna gideceği için bütün mevduat bu bankaya akar. Yani bankacılık sisteminin temeli gerçekleşir ve banka çok büyük mevduat toplamış olur.
Peki, bankacılık sistemi üzerinden hareket ediyoruz ya.. Banka bu mevduatı ne yapacak? Doğal olarak satacak, yani faizle borç verecek. Kime? Yatırımcıya… Peki… Türkiye’de yatırımcı var mı? Yok! Niye? Çünkü… Enerji ücretleri çok yüksek. Dünyanın en pahalı akaryakıtı, elektriği, doğal gazı Türkiye’de. Dünyanın oransal olarak en yüksek vergileri Türkiye’de. Türkiye’de işveren işçi çalıştırdığı için cezalandırılıyor.. Türkiye’de paranızı bir işe yatırıp ticarete atılmak için insanda mangal gibi yürek, ya da mangal gibi bir akraba olması lazım. Aksi taktirde paranızı bir işe yatırıp kazanmanız mümkün değil. O zaman, bankanın korkunç faizlerle verdiği krediyi kim ne yapsın?
Bu düzende bankacılık sistemi yürür mü?
Sizce istihdam olanağının olmadığı, rekabet şartlarının oluşmadığı böyle bir ekonomik düzende bankacılık yapılır mı? Elbette hayır.
Şimdi anlayabiliyor musunuz Türkiye’de bankadan içeriyi adım atanın ne diye her şeye ücret ödediğini? Banka ne yapsın? Başka türlü para kazanma şansı yok ki!
Türkiye'de müteşebbisin bankadan kredi alarak yatırım yapması, bunu kâra dönüştürerek vergisini, stopajını, çalışanın primini, kirasını, elektriğini ödemesi ve hâlâ ayakta kalması mümkün değil.
Onun için de Türkiye’de insanlar bankacılık değil, tefecilik yapıyorlar…
Kalın sağlıcakla,
omerkanburoglu@yahoo.co.uk 04 Mart 2009
|
|