Ömer Lütfi Kanburoğlu,  ABD dünyanın en büyük süper gücüdür, ama her ülkede olduğu gibi orada da saçmalayan ve sürekli hata yapan bir sürü insan vardır. 

 

ABD raporları Tanrı kelamı mı?

 

 

 

Amerika Birleşik Devletleri dünyanın en gelişmiş ülkesi olduğu için bunun doğal sonucu olarak her sene bu ülkede binlerce araştırma yapılır, bunların sonuçları yayınlanır, kamuoyu ile paylaşılır.  

 

Fen bilimleri gibi kesin sonuç alınabilecek dallarda ABD üniversitelerinin başarıları yadsınamaz. Ekonomik ve sosyal bilimler gibi kesin hüküm içermeyen konularda ise yayınlanan raporlar, geleceğe yönelik analizler, bilhassa bizim gibi ülkelerde ABD’yi referans göstermeye meraklı bazı insanlar tarafından aşırı abartılır. Hatta öyle raporlar vardır ki, çıkış noktası Türkiye olmasına rağmen sipariş verilip ABD’de yayınlanır; sonra  “bak ABD’nin görüşü bu” diye aba altından sopa göstererek kamuoyuna o görüşler empoze edilmeye çalışılır.

 

Türkiye’de ABD’yi referans alma gibi bir hastalık var. Oysa ABD’nin, müspet bilimler dışında dünyada jeopolitik ve jeostratejik kazandığı herhangi bir zafer yoktur. Uluslararası ilişkilerde zücaciye dükkanına girmiş bir fil gibidir; sürekli ortalığı yıkıp devirir, dükkandan çıktıktan sonra geriye felaket kalır.

 

Bunu İkinci Dünya Savaşındaki başarıları hariç, ondan sonra attığı her adımda gördük, Vietnam, Afganistan, İran, Irak v.s. hepsi bir felaketti. Tam anlamı ile bir başarısızlık...

 

Burada ABD’yi hafife aldığım şeklinde bir sonuç ortaya çıkmasın. ABD elbette büyük bir güç; fakat askeri açıdan tam bir felaket. Bayrağını kıçına don yapan insanlarla savaşa gidiyor. Askerde olmazsa olmaz demek olan şeref ve onur kavramlarından uzak, sadece para için çarpışan insanların yaptıklarını yıllarca temizleyemiyor.

 

Merak ediyorum ABD bugün saldırıya uğrasa nüfusunun yüzde kaçı acaba bayrağı yere düşmesin diye savaşa girer?

Yürüttüğü göçmen politikası sonucunda dünyanın her yerinden topladığı binbir çeşit insan acaba bundan 50 yıl sonra ABD’nin yönetim yapısını nasıl etkileyecektir?

Kısa bir süre önce ABD’de insanlar WASP (Beyaz-Anglo Sakson ve Protestan) değillerse yönetici olamazlardı. Oysa şimdi Kenya’lı bir Müslümanın oğlu ABD başkanı. İspanyolca ve Çince ikinci dil haline geldi. Bazı şehirlerde sokaklarda İngilizce bilen insan bulmanız mümkün değil. Bakalım 50 sene sonra ne olacak?

 

Hal böyleyken hâlâ ABD’ye gereğinden fazla önem atfeden, bundan azami çıkar sağlayan insanlar ve politikacılarımız var. Bu bir hastalık halini almış, ABD uzmanı olmayan, ABD’yi hiç tanımayan, laf olsun torba dolsun diye kaynak gösteren yazarlarımız var. Bu insanlar sağdan soldan öğrendiği bir iki satırı kaynak göstererek "kısa bir zaman sonra hepsi gerçekleşecek" gibi bir hava içine giriyor ve kamuoyunun da buna göre olumlu veya olumsuz tavır almalarını istiyorlar.

 

Şunu iyice anlamamız lazım: ABD dünyanın en büyük süper gücüdür, ama her ülkede olduğu gibi orada da saçmalayan ve sürekli hata yapan bir sürü insan vardır.

Zaten ABD’nin üstünlüğü aslında burada; insanlara saçmalama ve yanlış yapma hakkı veriyor. Deneyerek doğruyu buluyor, ARGE’ye o kadar büyük kaynak ayırıyor ki, sonuçta bir tanesi tutuyor. Siz sadece başarılı olanları görüyor ve duyuyorsunuz. Oysa çöpe attıklarını, sonuca ulaşmayan projelerinin istatistiğini bir çıkarsanız buradan Japonya’ya yol olur. Önemli olan bu insanların yazdıkları ve yaptıklarını Tanrı kelâmı gibi görmektense araştırıp kendi doğrularımızı bulmamızdır. Bu araştırmayı yaparken onların sonuçlarından ve görüşlerinden de yararlanabiliriz ama biz hiç çaba göstermeden “o öyle dedi, kesin doğrudur” diye kabullenmek cehalet ya da vatan hainliğidir.

 

Yıllardan beri ABD’nin sonuç itibarı ile gerçekleşse dahi kendi çıkarına olmayacağını düşündüğüm bir Orta Doğu politikası var. Zaman zaman çeşitli kaynaklar vasıtası ile gün yüzüne çıkar, birazı uygulanır, sonra rafa kaldırılır.

Bu Orta Doğu politikaları, genellikle ABD’den değil, Orta Doğu’dan çıkar ABD’ye gider oradan onay alıp geri gelir ve ABD projesiymiş gibi insanlara yutturulmaya çalışılır. Oysa ABD’de yürürlüğe konmuş birçok proje ufak bir yönetim değişikliği, basit bir bütçe açığı, kongrenin reddetmesi v.s. gibi birçok nedenlerle derhal rafa kaldırılabilir. Amerikalılara bir şey olmaz onlar kaldığı yerden hayatlarına devam ederler, hâlbuki geleceğini bu projelere bağlamış milletler, kavimler bir bakarsınız  ortada kalırlar. Ne yapacaklarını şaşırır, elli yıl belini doğrultamazlar.

 

Türkiye herkesin hesabını iyi yapması gerektiği bir dönemden geçiyor. Bazı politikacılarımıza son kırk yıllık ABD uluslararası ilişkiler tarihini okumalarını önemle tavsiye ediyorum.

 

Kalın sağlıcakla,

 

 omerkanburoglu@yahoo.co.uk  14  Eylül  2009